5 Mart 2008 Çarşamba

“bir”lik

Birinci yazımız "bir" ile ilgili olacak. Ama sayı olan bir'den bahsetmeyeceğiz. Evrene atomlar düzeyinden bakacağız. Fizikle arası iyi olmayanlar için mümkün olduğunca basit anlatmaya çalışacağım.

Fen derslerinden nefret edenler bile, evrenin yapıtaşları olan atomları bilirler. Ortaokulda, lisede atomları oluşturan parçaları öğrenirsiniz: elektronlar, protonlar ve nötronlar. Konuya biraz daha ilgi duyan kişiler Kuantum fiziğinin Kuarkları, leptonları vs. ile tanışırlar. Maddenin bilinen en küçük parçaları bunlardır ve temel parçacıklar ismini alırlar.

Temel parçacıklar fermiyonlar ve bozonlar olmak üzere ikiye ayrılır. Fermiyonlara örnek olarak elektronları, bozonlara örnek olarak ışığın temel parçacığı olan fotonları gösterebiliriz. Ortalığı iyice karıştırmadan bir önerim olacak. Bundan sonraki paragrafı sonuna kadar okumaya çalışın. İlk cümlede sıkılırsanız bir sonraki paragrafa geçin.

Kuantum mekaniksel bir sistem içerisinde iki fermiyon, tüm özellikleri aynı olacak şekilde bulunamazlar. Fermiyonların ayırt edici özelliği budur ve çok önemli bir özelliktir. Atomlar bu yüzden vardır, elektronlar bu yüzden farklı yörüngelere yerleşirler, siz bu yüzden varsınız. Bozonlar ise aynı özelliklere sahip olmayı tercih ederler. Şimdi işimiz fermiyonlarla... Fermiyonlara örnek olarak elektronları göstermiştik. Elimizde iki elektronumuz var farz edelim. Spinleri (dönüş yönleri diyebiliriz) hariç tüm özellikleri aynı olsun. Biri sağa, biri sola dönüyor (spinleri +½, -½) Sağa döneni Dünya'da bırakıyoruz. Sola döneni ise iki milyar ışık yılı öteye götürüyoruz. Dünya'daki elektronumuzun yönünü sola çevirdiğimiz anda iki milyar ışık yılı ötedeki elektronumuz da yönünü değiştirir ve sağa dönmeye başlar. Sanki aralarında telepati var gibi. Evren, fermiyonlarla ilgili kuralların bozulmasına, elektronlar birbirinden ne kadar uzakta olursa olsun izin vermiyor. İnsanların yüzde doksan beşi gibi siz de bu paragrafı anlamadıysanız bir de şöyle anlatmayı deneyelim.

Fermiyonlar giyimlerine özen gösteren hanımlardır. Şöyle bir takıntıları var. Kendi üzerlerindeki elbisenin aynısını başka birinin üzerinde görmeye asla dayanamıyorlar. İki fermiyon hanım aynı elbiseyi giyerse kıyamet kopar, o kadar önemlidir yani. Bozon beyler ise polistir. Hepsi aynı üniformayı giyerler ve üniformalarına bayılırlar. Biz hanımlarla ilgileneceğiz. İki fermiyonumuz var: Ayşe ve Fatma Hanım. Ayşe Hanım kırmızı, Fatma Hanım beyaz elbise giyiyor. Renkleri dışında iki elbisenin desenleri, kesimleri vs. her şeyleri aynı. Ayşe Hanım Dünya'da kalıyor. Fatma Hanımı iki milyar ışık yılı öteye (cehennemin dibine) gönderiyoruz. Burada bir hokus pokus çekiyoruz, birden Ayşe Hanımın elbisesi beyaza dönüşüyor. Fatma Hanım cehennemin dibinde, nereden haberi olacak? Ama bu hanımlar öyle duyarlı ki, Fatma Hanım aynı anda hokus pokus diyerek elbisesini kırmızıya dönüştürüyor. Evren, iki hanımın asla aynı elbiseyi giymemesi kuralının bozulmasına izin vermiyor.

Bunları neden yazdık? Ayşe ve Fatma Hanımın birbirine göbekten bağlı olduğunu göstermek için. Temel parçacıklar vücudunuzu, bilgisayarınızı, ağacı, tavşanı, yıldızları, her şeyi oluşturur ve böyle kurallarla birbirlerine sımsıkı bağlıdır.

Ellerinize bakın. Parmaklarınız belli bir yere kadar uzanıyor, sonrası hava. Vücudumuzun sınırları bellidir değil mi? Aslında pek de belli değildir. Atom düzeyinde baktığınızda parmak uçlarınızın atomlarıyla havanın atomlarını birbirinden ayırt edemezsiniz. Nerede vücut bitiyor, nerede hava başlıyor, kesin olarak tespit edemezsiniz. Sizin atomlarınız havanın atomlarına, havanın atomları toprağın atomlarına karışır. Hem çevrenizden ayrı bir varlıksınız, hem de çevrenizle, evrenle bir bütünsünüz. Ekranınızda gördüğünüz yazılar, resimler ufacık noktalardan oluşuyor. Sizin durumunuz da buna benziyor. Ama hem biraz daha karmaşık, hem de üç (belki de daha çok) boyutlu.

Yaptığınız her hareketle, Dünya'nın, evrenin durumuna (kadere de denilebilir) ufak katkılarda bulunuyorsunuz. Ufacık katkıların ne kadar büyük sonuçlara yol açacağını asla bilemezsiniz. Başka bir yazıda bu ilginç konuya değineceğim.

Herkes, her şey, gerçek dediğimiz, evren dediğimiz bütünlüğün "bir"in bir parçasıdır.

Siz evrensiniz.

Ama boş verin, birbirinizi öldürmeye devam edin.

ulaş akyol

www.huznukomik.net sitesinde yayınlanmıştır.

Hiç yorum yok: